menu
“HANGİ TOHUM TOPRAĞA ATILDI DA TEKRAR BİTMEDİ?
“HANGİ TOHUM TOPRAĞA ATILDI, EKİLDİ DE TEKRAR BİTMEDİ; VAKTİ GELİNCE TOPRAKTAN FİLİZLENMEDİ? NİÇİN İNSAN TOHUMU HAKKINDA YANLIŞ BİR ZANNA DÜŞERSİN?”

“HANGİ KOVA SUYA SARKITILDI DA DOLU ÇIKMADI? CAN YUSUF’U NEDEN KUYUDAN ZİYAN GÖRSÜN, NİÇİN FERYAD ETSİN?”

“Ölüm gününde tabutum götürülürken, bende, bu dünyanın dert ve gamı var sanma! Dünyadan ayrıldığıma üzülüyorum zannetme!”

“Sakın ola ki, öldüğüm için bana ağlama! «Yazık oldu, yazık oldu!» deme! Eğer ben yaşarken nefse uyup şeytanın tuzağına düşersem, işte hayıflanmanın sırası o zamandır!”

“(Fakat ben ruhumla büyük bir heyecan içerisinde vuslata doğru kanat açtığımda sakın ola ki) cenazemi görüp de; «Ayrılık, ayrılık!» deme! Bilesin ki o vakit, benim ayrılık vaktim değil, (Rabbimle) «buluşma» yani vuslat vaktimdir!”

“Beni toprağın kucağına verdikleri zaman sakın; «Veda, veda!» deme! Çünkü mezar, öteki âlemin, cennetler mekânının perdesidir!”

“Batmayı, gözden kaybolmayı gördün ya, bir de doğmayı gör! Düşün ki, Güneş’le Ay batıp gözden kayboldukları zaman onların nûruna bir ziyan gelir mi?”

“Bu hâl, sana; batmak, kaybolmak gibi görünse de, aslında doğmaktır, yeniden hayata kavuşmaktır! (Hem de ebedî bir hayata…)”

“(Dıştan bakınca toprağın kara bağrında bir çukurdan ibâret olan şu) mezar, insana hapishane gibi, zindan gibi görünse de, orası aslında vuslata teşne ruhların (dünyanın iptilâ ve musibetlerinden) kurtulduğu (ve huzur bulduğu) yerdir!”

Ben (ten kafesinden kurtulunca) ölü idim, dirildim, ağlamaktayken tebessüme büründüm. İlâhî aşkın devletine nâil olunca da, ebedî devlete (saâdete) kavuştum…” (MEVLANA)



Bu İçeriğe Tepki Ver (en fazla 3 tepki)

Facebook Yorumları



Disqus Yorumları