okunma
Kolumuzda saat, cep telefonumuzda saat, evimizin her odasında saat, iş yerinde saat, demek ki zaman bizim için çok önemli, bu kadar önemli olmasına rağmen yinede onu gerektiği gibi kullanmıyor ve israf ediyoruz.
Rabbimiz İsra Suresinin 52. ayetinde şöyle buyurur: “Sizi çağıracağı gün, O’na övgüyle icabet edecek ve (dünyada) pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız.”
Evet, hayat her ne kadar uzun görünsede dünyada pek az bir süre kalacağız. Yapmadığımız o kadar çok iş olacak ki, belki yapmadan bu dünyadan göçüp gideceğiz. Çünkü zamanı israf ediyoruz. Günde yedi veya sekiz saat uyku, 2 saat yemek, yarım saat lavabo ihtiyacı, üç dört saat dünyevi konuşmalar, dört saat televizyon, dört saat internet ile meşgulüz! Her gün bir saat; dünya nimetlerini hediye eden Zat’a karşı kulluğumuzu bilip teşekkür etmek çok mu zor? Çok zor olmalı ki buna fırsat bulamayanlar var...
Zaman hazinesinden her gün Rabbimiz bizleri nimetlendiriyor. Zamanı bir imtihan müddeti, bir nimet ve ebedi hayat için bir sermaye olarak görenlere ne mutlu.
Gençliğin büyük bir kısmı öyle koyu bir gaflete dalmış ki, varlığından habersiz niçin yaratıldığını bilmiyor ve gençliğini faydasız meşguliyetlerin kollarına bırakıyor. Oysaki gençlik gidiyor aldanmakta fayda yok. Zaman tükeniyor, ondan kar etmeyi düşünmüyoruz. Zamandan en büyük kar etmek ise onu Allah'a satmaktır. Sanki binlerce sene ömrümüz olacakmış gibi gaflete kapılıyoruz. Çünkü hissiyatımız nefis ve şeytanın telkinine uyarak hep zamanın çok diye bizi aldatıyor. İnsan zamanı israf ederken adeta ömrünün en önemli kısımlarını hiçe sayar; tıpkı bir insanın elinde bulunan servetini çıkıp bir binanın tepesinden aşağı savurmasına benzer bu durum. Zamanı israf etmenin başında da gençlik devresi geliyor, adeta gençlik, gençliğini savurur gibi kullanır. Hâlbuki gençlikte kazanılan ibadetler ebediyet hayatında baki meyveler verecektir. Gençlik, büyük bir nimettir hele onu istifadeli kullanmak o nimetin farkında olmaktır. Gençlik, âhireti kazandırabilecek en büyük sermayedir, oysaki günümüz gençliğinin çoğu bunun farkında değildir. Gençliği tüketecek o kadar çok dünyevi meşguliyet varki, nefis ve şeytan bunları çok tatlı gösteriyor ve gençliğin gaflet içinde yaşanmasına sebebiyet veriyor.
İnsanda ebediyet arzusu bulunması sebebiyle gençlik zamanının çabuk geçmesini istemez, istemez ama gençliğin çabuk geçmesi için her şeyi yapar, ama farkında değildir. Mesela “Hadi gidip biraz zaman harcayalım, zaman geçmiyor, şu filmi izleyelim, şu diziyi izleyelim, şuraları gezelim biraz zaman geçsin.” Denilen anda işte tam bu zamanda şayet zaman nimeti, şeytan ve nefsin elinde bırakılırsa, onlar zamanı öyle bir tükettirir ki, belki bir ömür bile farkına varılmaz.
Evet, gençlik geçer, zaman geçer, zamanlar geçer bir de bakılır ki zamanın sonuna gelinmiştir. İşte insana verilen zaman nimeti ecel ile elinden alındığı vakit artık insan için pişmanlıklar fayda vermeyecektir.
Maalesef bu zamandaki nesil zamanı israf etmede kaygısız davranıyor. Oysaki dinimiz ayet ve hadislerde zaman şuurunu her zaman canlı tutmayı gaye edinir. Kur’an ve Sünneti kendisine rehber eden, zaman nimetini yine bu yolda kullanmaya gayret eder. Aklı başında olan herkes; nefes alış verişlerin bile sınırlı olduğu bu imtihan meydanında zamanını israf etmez.
İnşirah Suresinde geçen şu ayet boşa zaman tüketilmemesi hakkında bizlere şu uyarıda bulunur. “ Boş kaldın mı hemen başka bir işe koyul” (İnşirah Suresi 7) İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri Ruhul Beyan tefsirinde bu ayeti şöyle açıklar: “Bir İnsanın hiçbir iş yapmaksızın boşu boşuna oturması veya dinini yâda dünyasını ilgilendirmeyen işlerle meşgul olması düşünce sakatlığına akıl zayıflığına ve gafletin insanı esir almasına işarettir.”der. Gaflet perdesini üzerinden atıp iman penceresinden şu hayatı müşahede edenler zaman nimetini istifadeli ve Allah (c.c) yolunda kullanmanın şuuru ile yaşarlar.“...israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am 141)
Asr suresinde zamana yemin ile başlayan Rabbimiz, bu surede; iman, salih amel, birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edilmeyen zamanların israf edildiği ve bunların dışında zamanı kullananların zararda olduğunu, kaybedenlerden olacağını bizlere bildirmektedir. Hayatın bize ebedi hayatı kazanmak için verilen bir imtihan müddeti olduğu idrak edildiği takdirde insan zamanını boşa harcamaz ve her anını hak yolunda değerlendirme gayretinde olur.
Hasılı, zaman o kadar tarifi imkânsız bir servettir ki bunu en iyi ölçüde harcamayı her inanan insan iyi öğrenmelidir. “Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.” (Mu’minin Suresi 3) ayeti de bu hakikati bize açıllar. Boş ve yararsız işlerden yüz çevirmek duasıyla Allah (c.c) bizleri zerre kadar zamanı israf eden ve zaman israfına sebep olan kullarından eylemesin.
Hatalar, kusurlar bize güzellikler Allah’a aittir.
Facebook Yorumları
Disqus Yorumları